Netflix’de izleyecek bir şey bulamayanlardan mısınız?

“Netflix’de artık izleyecek bir şey bulamıyorum” 
“İzle, geç, boşver”

Netflix kullanıcılarından bu aralar çokça duyduğumuz sözler bunlar değil mi? :) Açıkçası “Netflix kalitesizleşti” cümlesini de sıkça duymaya başladım. Sizi bilmem ama üst üste gelen sabun köpüğü projelerden sonra benim gözümde de Netflix’in ülkemizdeki imajı “yenilik, farklılık” imajından “kalitesizlik, ucuz işçilik” imajına doğru değişiyor. Dijital platformları kullanmayı seven biri olarak bu durum beni üzüyor biraz aslında. Çünkü ulusal televizyonlarda annemlerin izlediği dizilerden daha iyi içerik üretmiyorlar. Oysa benim annemin dizileri ile dalga geçmem gerekiyordu. :) 

Yanlış anlaşılmasın dijital platformların gelecekte daha çok kullanılacaklarını düşünüyorum. Çünkü diziyi kaçırmak gibi bir sorununuz yok. İstediğiniz an içeriğe ulaşabiliyorsunuz. Reklamsız bir şekilde izleyebiliyorsunuz. Sıkıcı sahneleri 10 saniyelik dilimlerle kolayca atlatabiliyorsunuz. Farklı cihazlardan bağlanabiliyorsunuz. Kolaylıkları çok. Yine de Netflix üyeliğimi dondurdum. Çünkü içerik olmadıktan sonra bütün o kolaylıkların anlamı kalmıyor. 

Netflix yurt dışında benzer eleştirileri kaliteli yönetmenlerin işlerini destekleyerek çözse de ülkemizde bu taktiği nedense izlemiyorlar. Oralarda da izleyip geçilecek Noel filmleri, goygoy gençlik dizileri yapıyorlar. Ama bunun yanında iyi işleri de destekliyorlar. Roma, The Irishman, Marriage Story gibi filmleri destekleyerek Oscar adaylığı alan, The Crown, The Kominsky Method gibi Emmy/Altın Küre ödüllü diziler yapan, Fransa’da bile The King gibi filmlerle Timothee Chalamet gibi oyunculara Oscar kampanyası şansı tanıyan (kötü casting nedeniyle başaramasa da) Netflix bizde sadece sabun köpüğü işler yapıyor. Yurt dışında izlediği strateji doğru. Çünkü pazarlama dünyasında “halo etkisi” dediğimiz bir kural vardır. Eğer bir insana, topluluğa ya da markaya karşı pozitif bakıyorsanız; o kişi, topluluk ya da marka ile ilgili başka şeyler söz konusu olsa da onları “hata” görmezsiniz. Marka olmak size bunu kazandırır.

Netflix Türkiye’de bu stratejiyi izlemiyor. Türkiyede menajerlerin ve oyuncuların parlatılması dışında bir amacı yok gibi görünüyor. Cem Yılmaz bunu çok güzel ifade etmişti aslındı. İşçileri “Sizi Almanya’ya götürcem” diyerek kamyonlara dolduran umut tacirleri gibi davranıyorlar. Bense televizyonda bedava olduğu halde izlemediğim oyunculara, senaristlere, yapımcılara neden Netflix adı altında para ödemem gerektiğini anlamıyorum. 

Buna en iyi örnek 50 m2 isimli dizi. Netflix’in komedi türünde içerik üreteceğini duyduğumda sevinmiştim. Fakat dizinin başrollerinde Yüksek Sosyete isimli “eğlenceli” olması gereken yaz dizisinde izlediğimde aşırı soğuk ve tutuk bulduğum Engin Öztürk ve bana göre ekran ışığı olmadığı için Şahin Tepesi’nde bile oynamasın diye kampanya yürüttüğüm Aybüke Pusat var. Ben bu castingi gördüğümde artık Netflix’e para yatırmamam gerektiğini anladım. Çünkü bu casting herhangi bir seçme sonucunda oluşmuş olamaz. Normal bir Türk yapımcının dizisinde oynatırken on kere düşüneceği oyuncuları kafalarına göre dizilere doldurmak Netflix’in tek stratejisi gibi görünüyor. Bir izleyici olarak bedava olsa izlemeyeceğim isimlere Netflix adı altında para vermeyi saçma buluyorum, 





Yorumlar

  1. Best New Slot Machines & Casinos - MapyRO
    Get the best 포천 출장안마 new slot 광양 출장샵 machines, casino and slots apps in 전라남도 출장샵 the 양주 출장안마 world's first ever 문경 출장안마 slot machines! Play your favorite games online, and discover where to

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Teşkilat - Ana karakteri yok etmek mi, yok saymak mı?

Çağlar Ertuğrul ve Deniz Baysal tekrar aynı dizide olmasın lütfen!

Teşkilat: Biraz parlayan kadın karakterlerin hazin sonu... Anlamlı hikayeler kurmak yerine mış gibi yapma hastalığı...