Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güçlü kadın karakterler gerçekten izlenmiyor mu?

Son zamanların favori tartışma konularından biri bu değil mi? Güçlü kadın karakterler... Tüm genç oyuncuların röportajlarında oynamak istediğini söylediği, senaristlerin yazmak istediği, izleyicilerin izlemek istediği... Ama bir türlü olmayan... “Bizim millet sevmez öyle ayakları üzerinde duran güçlü kadınları. Valla aç bak bütün dizilere bütün kadınlar sümük gibi. Boynun bükük olacak, böyle ezik bakacaksın falan. Biz mağdur severiz ya... Öyle olsaydın şakşakcın çok olurdu." Twitter’da takip ettiğim hesaplardan biri olan beklenenkral hesabının paylaştığı, Zemheri isimli dizinin içinde geçen yukarıdaki diyalog dikkatimi çekti. Güçlü kadın karakter izlemek isteyen izleyicilerden biri de benim. Açıkçası Zemheri dizisini oyuncu seçimleri berbat olduğu için izlememiştim. Bunu görünce güçlü kadın karakter gerçekten beğenilmedi mi diye üzüldüm, merak ettim ve dizideki kadın karakter hakkında ufak bir araştırma yaptım. Mimar olan bu karakterimizin meslek sahibi olarak yazılması ne kadar g

Aşk her şeyi affeder mi? - Sefirin Kızı

Cinsel ilişkinin ortasında kadının bakire olmadığını fark edip kadını hırpalayan ve evden kovan bir  erkeğin  başından geçen son derece acıklı olayları anlatan Sefirin Kızı dizisi yeterince linç yediği için tekrar tekrar aynı şeyleri söylemeyeceğim. Zaten aynı mantıkla yapılan ilk dizi değil. Dizi  tarihimiz tecavüz , aşağılanma, hakaret, fiziksel ya da psikolojik şiddet, sevişmenin intikam aracı olarak görülmesi vb. bir çok şeyin affettirildiği örneklerle dolu. Dizilerimizde aşkı anlatmak için en çok kullanılan imge “kadın affetme sınırını zorlamak” Bu sınır ne kadar zorlanırsa o kadar büyük bir aşk yaşandığı düşünülüyor ve maalesef son dönem dizilerimizin hemen hemen hepsi aynı mantıkla yazılıyor.  Bizden önceki nesiller, sevdiği kadın için zehri içen Romeo, dağları delen Ferhat, kendini çöllere vuran Mecnun ya da aşık olduğu kızın her derdiyle uğraşan Darcy gibi aşkları dinlemişken biz öyle bir döneme denk geldik ki bizden 70’lerin ünlü filmi İffet gibi aşkları dinlememiz, izlememiz

Netflix’e bile bulaştırdığımız toksik aşklar

Ah Netflix... Dünyada ırkçılık karşıtı, toksik erkeklik karşıtı, eşcinsellere özgürlük isteyen barışçıl bir firma iken görünüşe göre Türkiye seni bile bozmuş. Aşk 101 dizisini izlemedim. Fakat geçenlerde kısa bir video gördüm. Paylaşan kişi ilgili sahneyi “cringe” notuyla paylaşmıştı. Sahnede genç kız, karşısındaki erkeğe melül melül bakıyor; ona utanarak, çekinerek “agresif olman sorun değil, hoşuma gidiyor, beni heyecanlandırıyor”  diyordu. Evet, alt metninde “daha da agresif ol, vur, kır, parçala errrkeğim” mesajı yatan bu videoya gelen yorumlar neyseki sahnenin cringe oluşu ile eğleniyordu. Milenyum kuşağı olarak böyle toksik aşk anlatımlarına pek prim vermememiz güzel ama yazarlarımız yazmaktan maalesef vazgeçmiyorlar. Diğer ülkelerde çektikleri gençlik dizilerinde farklı dinlere mensup olan bireylerin, farklı cinsel tercihleri olan bireylerin özgürlüğüne vurgu yapan Netflix, bizim ülkemizde bunu çıkarmış. Acınası... Ama jenerasyonum ile gurur duydum. Hiç prim vermemiş, gülmüş geç

Amazon Prime’dan pazarlama derslerine konu olacak bir strateji :)

Amazon Prime bugün ilk Türk dizi projesini açıkladı. Duyurulan proje ile bir an heyecan yapsak da keyfimize limon sıkılması elbette fazla uzun sürmedi. (Burası Türkiye sonuçta) Prime Video’nun ülkemizdeki pazarlama stratejisi bence üniversitelerde okutulmalı. Böyle bir strateji gerçekten enteresan çünkü :) Netflix’in Amerikan özentisi dizileri hakkında epey eleştiri gelmişti biliyorsunuz. O nedenle Amazon Prime’ın Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabını uyarlayacağı haberi özellikle Twitter’da sevinçle karşılandı. Çünkü gerçekten yerel bir içeriğimiz olacaktı. Hemen hangi oyuncular oynasın tartışmaları başladı ki insanların böyle bir konuda heyecanlı olması satış için gerçekten önemlidir. Normalde firmalar bunun ekmeğini sonuna kadar yemek isterler. Cansel Elçin, Mert Fırat gibi orta yaşlı isimler önerilirken herkes için buzz-kill olan haber gecikmedi. Yönetmeni ya da senaristi belli bile olmayan proje için çoktan Çağatay Ulusoy ile anlaşılmış. Kendisi dizinin hem yapımcısı hem oyun