Teşkilat - Ana karakteri yok etmek mi, yok saymak mı?

Senaristlerle ilgili çok söylenilen bir söz vardır ''karakterinizden nefret edin'' diye. Evet, bir hikayenin anlatılabilmesi için ana karakterin zor durumlara düşmesi, düştüğü durumu çözmek için farklı çözüm yolları üretmesi ve seçimler yapması gerekir. O yüzden karakterden nefret etmek oldukça başarılı bir stratejidir. Ana karakterimi nasıl yok ederim, ona nasıl eziyet ederim soruları sizi gittikçe daha zor durumlar yaratmaya iter. Ve hikayenin ileri gitmesi için gereken gücü verir.

Peki ya karakteri yok etmek yerine yok saymaya çalışırsanız? TRT'nin geçen sezona rekor reytinglerle başlayan dizisi Teşkilat'da yaşanan tam olarak bu. Dizinin ana karakteri Serdar, sevdiği kızın düşman ajanı olduğunu öğrenen bir istihbaratçıdır. Ailesi ırkçı bir saldırıda ölmüş, MİT tarafından yetiştirilmiştir. Yani seyircinin empati yapması için gereken her şey vardır. Sevdiği kızın ihanetiyle, ekip arkadaşlarının güvensizliğiyle, düşmanların planlarıyla uğraşması gereken bir ana karakter olarak bence yeterince dertli bir arkadaşımızdı. Hatta geçen sezon finalinde onu kaçırılmış bir şekilde bırakmıştık.

Bu sezon onu bir trende uyanmış ve hiçbir şey hatırlamayan bir halde bulduk. Serdar'ın bu süreci araştırması, gerçekleri öğrenmesi, seyirci olarak bizim de onunla öğrenmemiz normal bir hikaye anlatım tarzı olurdu. Ama senarist ekibi bu gizemi ''yan rolde'' oynayan oyuncuya çözdürmeye çalışarak hikayenin önemli noktalarından birini yok etmek için harekete geçmiş durumda. Düşünün bir karakter kendi hikayesinin peşinden gitmiyor. Bu dünyada sadece Türk dizi sektöründe görülebilecek bir fenomendir. Dünyanın başka yerinde böyle bir saçmalık asla göremezsiniz.

Sadece bununla da kalmıyor. Yeni sezon fragmanında işkence edilmiş şekilde görünen Serdar'ı da bölümün içinde izleyemedik. Sahnelerini kesip, işkence ve aksiyon sahnelerini ''malum yan role'' yazmışlar. Serdar'a sezonun yeni antagonisti Gürkan Uygun'un canlandırdığı Yıldırım karakteriyle bir gerilim de yazılmamış. Bu olay bile ''malum yan role'' yazılmış. Serdar'ın aile geçmişi yerine ''malum yan rolün'' aile dertlerini izletme tercihi de yapılmış. Serdar'a ait tek hikaye düşman ajanı sevgilisi Ceren kalmış. Ama yakında o da sanırım Serdar yerine ''malum yan role'' aşık olup TRT'nin ilk lezbiyen çiftini yaratacak.

İşin asıl üzücü kısmı ise Serdar'ın hafızasını kaybettiği sürede çeşitli kötü işlere bulaşmış olması temalı hikaye yazmak için verdikleri uğraş. Serdar, senaristler kabullenmese de seyircinin empati yaptığı ana karakter. Onun hikayesinde böyle kocaman bir boşluk olması ve o boşluğun karakter dışı şeylerle doldurulmaya çalışılması ona olan empatimizi koparacak bir şey. Ana karakterler her zaman iyi ve mükemmel insanlar olmak zorunda değiller. Ama empati duygusu uyandırmak zorundalar. Ana karakterin içinde kötülük bile varsa o kötülükle empati yapmak isterim. Kendi hikayelerine sahip kötü karakterler (Joker gibi) bu şekilde empatik anlatılır. Ama Serdar'a yapılmaya çalışılan şey bu değil. Durumu tanımlayacak sözcükler tam olarak ''içi boşaltılmak'' bana göre. Seyirci olarak Serdar'ın içindeki kötülükle empati yapmak isterim. Senaristin zorla oraya kötülük enjekte etmesiyle değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çağlar Ertuğrul ve Deniz Baysal tekrar aynı dizide olmasın lütfen!

Teşkilat: Biraz parlayan kadın karakterlerin hazin sonu... Anlamlı hikayeler kurmak yerine mış gibi yapma hastalığı...